4. Mehmet Çetin–Emirali Yağan Dersim Kültür ve Sanat Günleri, Hüseyin Güntaş Kütüphanesi ve Konferans Salonu’nda iki gün boyunca paneller, sinevizyon gösterimleri, belgesel ve müzik dinletileriyle gerçekleştirildi.
“Kültür var ise dil vardır”
Etkinliğin ilk gününde “Dersim sözlü kültürünün kuşaklar arası aktarımı” konulu panel gerçekleştirildi.
Moderatörlüğünü Yazar Hüseyin Ayrılmaz’ın yaptığı panele, Yazar Haydar Oğur ve Araştırmacı-Yazar Mesut Özcan konuşmacı olarak katıldı.
Mesut Özcan, kültür ile dil arasındaki bağı vurgulayarak şöyle konuştu:
“Kültürel birikim dil ile ifade edilir. Ancak asimilasyon ve kültürel yabancılaşma nedeniyle dilimizi unuttuk. Dilimizi unuttukça da kültürümüzden uzaklaştık. Kendi dilimizi ve kültürümüzü korumak için neler yapabileceğimizi düşünmeliyiz.”
Yazar Hüseyin Ayrılmaz ise yazılı tarih eksikliğine dikkat çekerek,
“Karşımızdaki güç sanatta, edebiyatta, asimilasyonda çok hızlı davrandı. Yazılı tarihimizin olmaması, uzun yıllar yasaklı bir toplum olmamız, sürekli istilalara maruz kalmamızın sonucudur. Bir hafıza merkezi ve çocuklara dilimizi aktaracak kreşler kurmamız gerekiyor,”
dedi.
Panelin ardından Yönetmen Hüseyin Kete’nin “Kalanlar da Giderse” adlı belgeseli gösterildi.
Kete, göç konusuna dair yaptığı konuşmada şunları dile getirdi:
“Bizler yaşadığımız problemleri hep dışarıya havale ettik. Asimilasyonla dilimizi ve kültürümüzü kaybettik ama bunda bizim payımız da var. Dilimiz kayboldu deyip ağlamak yerine, ne yapabileceğimizi konuşmalıyız.”
Belgesel gösteriminin ardından masal, şiir ve müzik dinletileriyle ilk gün sona erdi.
İkinci günde göç konuşuldu
Etkinliğin ikinci günü “Göç ve Göçün Dersim’e Etkileri” başlıklı panelle başladı.
Moderatörlüğünü Gürkan Bektaş’ın yaptığı panele, Öğretim Görevlisi Sibel Taş, Yazar Metin Yeğin ve Doğan Halis katıldı.
Sibel Taş, göçün sadece mağduriyet değil aynı zamanda bir fırsat alanı da olduğunu belirtti:
“1960’lı yılların başında Dersim’den büyük şehirlere göç başladı. Göç sadece bir mağduriyet değil, aynı zamanda yeni olanaklar da yarattı. Göçmenleri nesne olarak değil, özne olarak anlamaya çalışmalıyız.”
Yazar Metin Yeğin ise göçün sömürgecilikle bağlantısına dikkat çekti:
“Göçmenlik dehşet verici bir şey. Çünkü gitmeyi arzuluyorsunuz. Göçmenlik suç değil, göçmenliği yaratanlar suçlu. Sonuçlara değil, nedenlerine odaklanmalıyız.”
Doğan Halis, göç edenlerle kalanlar arasındaki duygusal kopuşa işaret etti:
“Tersine göçün önünde duygusal kırılmalar var. ‘Niye gittiniz, niye geldiniz?’ sorgulamaları yerine dayanışmayı güçlendirmeliyiz. Dersim’i kurtaracak olan, burada kalanların örgütlediği dayanışmadır.”
Etkinlik, müzik dinletisiyle sona erdi.
								
															




